4.Sure NİSA
NİSA SURESİ
NİSA SURESİ TÜRKÇE OKUNUŞU
سْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم"
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
1. Ya eyyühen
nasütteku rabbekümüllezı halekaküm min nefsiv vahıdetiv ve haleka minha
zevcelna ve besse minhüma ricalen kesırav ve nisaa* vettekullahellezı tesaelune
bihı vel erham innellahe kane aleyküm rakıyba
2. Ve atül yetama emvalehüm ve la tetebeddelül
habise bit tayyibi ve la te'külu emvalehüm ila emvaliküm innehu kane huben
kebıra
3. Ve in hıftüm illa tuksitu fil yetama fenkihu ma
tabe leküm minen nisai mesna ve sülase ve ruba' fe in hıftüm ella ta'dilu fe
vahıdeten ev ma leleket eymanüküm zalike edna ella teulu
4. Ve antün nisae sadükatihinne nıhleh fe in tıbne
leküm an şey'im minhü nefsen fe küluhü henıem merıa
5. Ve la tü'tüs süfehae emvalekümülletı cealellahü
leküm kıyamev verzükuhüm fıha veksuhüm ve kulu lehüm kavlem ma'rufa
6. Vebtelül yetama hatta iza beleğun nikah fe in
anestüm minhüm ruşden fedfeu ileyhim emvalehüm ve la te'küluha israfev ve
bidaran ey yekberu ve men kane ğaniyyen felyesta'fif ve men kane fekıyran
felye'kül bil ma'ruf fe iza defa'tüm ileyhim emvalehüm fe eşhidu aleyhim ve
kefa billahi hasıba
7. Lir ricali nasıybüm mimma terakel validani vel
akrabune ve lin nisai nasıybüm mimma terakel validani vel akrabune mimma kalle
minhü evkesür nasıybem mefruda
8. Ve iza hadaral kısmete ülül kurba vel yetama
vel mesakınü ferzükuhüm minhü ve kulu lehüm kavlem ma'rufa
9. Velyahşellezıne lev teraku min halfihim
zürriyyeten dıafen hafu aleyhim felyettekullahe velyekulu kavlen sedıda
10. İnnellezıne ye'külune emvalel yetama zulmen
innema ye'külune fı bütunihim nara ve seyaslevne seıyra
11. Yusıykümüllahü fı evladiküm lizzekeri mislü
hazzıl ünseyeyn fe in künne nisaen fevkasneteyni fe lehünne sülüsa ma terakv ve
in kanet vahıdeten fe lene nısf ve li ebeveyhi li külli vahıdüm minhümes südüsü
mimma terake in kane lehu veled fe il lem yekül lehu veledüv ve verisehu
ebevahü fe li ümmihis sülüs fe in kane lehu ıhvetün fe li ümmihis südüs mim
ba'di vesıyyetiy yusıy biha ev deyn abaüküm ve ebnaüküm la tedrune eyyühüm
akrabü leküm nef'a ferıdatem minellah innellahe kane alımen hakıma
12. Ve leküm nısfü ma terake ezvacüküm il lem
yekül lehünne veled fe in kane lehünne veledün fe lekümür rubüu mimma terakne
mim ba'di vesıyyetiy yusıyne biha ev deyn ve lehünner rübüu mimma teraktüm il
lem yekül leküm veled fe in kane leküm veledün fe lehünnes sümünü mimma
teraktüm mim ba7di vesıyyetin tusune biha ev deyn ve in kane racülüy yurasü
kelaleten evimraetüv ve lehu ehun ev uhtün fe li külli vahıdim minhümes südüs
fe in kanu eksera min zalike fe hüm şürakaü fis sülüsi mim ba'di vesıyyetiy
yusa biha ev deynin ğayra mudarr vesıyyetem minellah vellahü alımün halım
13. Tilke hududüllah ve mey yütııllahe ve rasulehu
yudhılhü cennatin tecrı min tahtihel enharu halidıne fıhav ve zalikel fevzül
azıym
14.Ve mey ya'sıllahe ve rasulehu ve yeteadde
hududehu yudhılhü naran haledn fıha ve lehu azabüm mühın
15. Vellatı ye'tınel fahışete min nisaiküm
festeşhidu aleyhinne erbeatem minküm fe in şehidu fe emsikuhünne fil büyuti
hatta yeteveffahünnel mevtü ev yec'alellahü lehünne sebıla
16. Vellezani ye'tiyaniha minküm fe azuhüma fe in
taba ve asleha fe a'ridu anhüma innellahe kane tevvaber rahıyma
17. İnnemet tevbetü alellahi lillezıne ya'melunes
sue bi cehaletin sümme yetubune min karıbin fe ülaike yetubüllahü aleyhim ve
kanellahü alımen hakıma
18. Ve leysetit tevbetü lillezıne ya'melunes
seyyiat hatta iza hadara ehadehümül mevtü kale innı tübtül ane ve lellezıne
yemutune ve hüm küffar ülaike a'tedna lehüm azaben elıma
19. Ya eyyühellezıne amenu la yehıllü leküm en
terisün nisae kerha ve la ta'duluhünne li tezhebu bi ba'dı ma ateytümuhünne
illa ey ye'tıne bi fahışetim mübeyyineh ve aşiruhünne bil ma'ruf fe in
kerihtümuhünne fe asa en tekrahu şey7ev ve yec'alellahü fıhi hayran kesıra
20. Ve in eradtümüstibdale zevcim mekane zevciv ve
ateytüm ıhdalünne kıntaran fe la te'huzu minhü şey'a e te'huzunehu bühtanev ve
ismem mübına
21. Ve keyfe te'huzunehu ve kad efda ba7duküm ila
ba'dıv ve ehazne minküm mısakan ğalıza
22. Ve la tenkihu ma nekeha abaüküm minen nisai
illa ma kad selefv innehu kane fahışetev ve makta ve sae sebıla
23. Hurrimet aleyküm ümmehatüküm ve benatüküm ve
ehavatüküm ve ammatüküm ve halatüküm ve benatül ehı ve benatül uhti ve
ümmehatükümüllatı erda'neküm ve ehavatüküm miner radaati ve ümmehatü nisaiküm
ve rabaibükümüllatı fı hucuriküm min nisaikümüllatı dehatüm bihınne fe il lem
tekunu dehaltüm bihinne fe la cünaha aleyküm ve halailü ebnaikümül lezıne min
aslabiküm ve ne tecmeu beynel uhteyni illa ma kad selef innellahe kane ğafurar
rahıyma
24. Vel muhsanatü minen nisai illa ma meleket
eymanüküm kitabellahi aleyküm ve ühılle leküm ma verae zaliküm en tebteğu bi
emvaliküm muhsıniyne ğayra müsafihıyn femestemta'tüm bihı minhünne fe atuhünne
ücurahünne ferıdah ve la cünaha aleyküm fıma teradaytüm bihı mim ba'dil ferıdah
innellahe kane alımen hakıma
25. Ve mel lem yestetı' minküm tavlen ey yenkihal
muhsanatil mü'minati fe mim ma meleket eymaüküm min feteyatikümül mü'minat
vellahü a'lemü bi ımaniküm ba'duküm mim ba'd fenkihuhünne bi izni ehlihinne ve
atuhünne ücurahünne bil ma'rufi muhsanatin ğayra müsafihativ ve la müttehızati
ahdan fe iza uhsınne fe in eteyne bi fahışetin fe aleyhinne nısfü ma alel
muhsanati minel azab zalike li men haşiyel anete minküm ve en tasbiru harul
leküm vellahü ğafurur rahıym
26. Yürıdüllahü li yübeyyine leküm ve yehdiyeküm
sünenellezıne min kabliküm ve yetube aleyküm vellahü alımün hakım
27. Vallahü yürıdü ey yetube aleyküm ve
yürıdüllezıne yettebiuneş şehevati en temılu meylen azıyma
28. Yürıdüllahü ey yuhaffife anküm ve hulikal
insanü daıyfa
29. Ya eyyühellezıne amenu la te'külu emvaleküm beyneküm
bil batıli illa en tekune ticaraten an teradım minküm ve la taktülu enfüseküm
innellahe kane biküm rahıyma
30. Ve mey yef'al zalike udvanev ve zulmen fe
sevfe nuslıhi nara ve kane zalike alellahi yesıra
31. İn tectenibu kebaira ma tünhevne anhü nükeffir
anküm seyyiatiküm ve nüdhılküm müdhalen kerıma
32. Ve la tetemennev ma faddalelelahü bihı
ba'daküm ala ba'd lir ricali nasıybüm mimmektesebu ve lin nisai nasıybüm
mimmektesebn ves'elüllahe min fadlih innellahe kane bi külli şey'in alıma
33. Ve li küllin cealna mevaliye mimma terakel
validani vel akrabun vellezıne akadet eymanüküm fe atuhüm nasıybehüm innellahe
kane ala külli şey'in şehıda
34. Er ricalü kavvamune alen nisai bi ma
faddalellahü ba'dahüm ala ba'dıv ve bi ma enfeku min emvalihim fes salihatü
kanitatün hafizatül lil ğaybi bi ma hafızallah vellatı tehafune nüşüzehünne fe
ızuhünne vehcüruhünne fil medaciı vadribuhünn fe in eta'neküm fe la tebğu
aleyhinne sebıla innellahe kane aliyyen kebıra
35. Ve in hıftüm şikaka beynihima feb'asu hakemem
min ehlihı ve hakemem min ehliha iy yürıda ıslahay yüveffikıllahü beynehüma
innellahe kane alımen habıra
36. Va'büdüllahe ve la tüşriku bihı şey'ev ve bil
valideyni ıhsanev ve bizil kurba vel yetama vel mesakıni vel cari zil kurba vel
caril cünübi ves sahıbi vil cembi vebnis sebıli ve ma meleket eymanüküm
innellahe la yühıbbü men kane muhtalen fehura
37. Ellezıne yebhalune ve ye'mürunen nase bil
buhli ve yektümune ma atahümüllahü min fadlih ve a'tedna lil kafirıne azabem
mühına
38. Vellezıne yünfikune emvalehüm riaen nasi ve la
yü'minune billahi ve la bil yevmil ahır ve mey yeküniş şeytanü lehu karınen fe
sae karına
39. Ve maza aleyhim lev amenu billahi vel yevmil
ahıri ve enfeku mimma razekahümüllah ve kanellahü bihim alıma
40. İnnellahe la yazlimü miskale zerrah ve in tekü
hasenetey yüdaıfha ve yü'ti mil ledünhü ecran azıyma
41. Fe keyfe iza ci'na min külli ümmetim bi
şehıdiv ve ci'nabike ala haülai şehıda
42. Yevmeiziy yeveddüllezıne keferu ve asavür
rasule lev tüsevva bihimül ard ve la yüktümunellahe hadısa
43. Ya eyyühellezıne amenu la takrabus salate ve
entüm sükara hatta ta'lemu ma tekulune ve la cünüben illa abirı sebılin hatta
tağtesiluv ve in küntüm merda ev ala seferin ev cae ehadüm minküm minel ğaitı
ev lamestümün nisae fe lem tecidu maen fe teyemmemu saıyden tayyiben femsehu bi
vücuhiküm ve eydıküm innellahe kane afüvven ğafura
44. E lem tera ilellezıne utu nasıybem minel
kitabi yeşteruned dalalete ve yürıdune en tedıllüs sebıl
45. Vallahü a7lemü bi a'daiküm ve kefa billahi
veliyyev ve kefa billahi nasıyra
46. Minellezıne hadu yüharrifunel kelime am
mevadııhı ve yekulune semı'na ve asayna vesma' ğayra müsmeıv ve raına leyyem bi
elinetihim ve ta'nen fid dın ve lev ennehüm kalu semı'na ve eta'na vesma'
venzurna leane hayral lehüm ve akveme ve lakil leanehümüllahü bi küfrihim fe la
yü'minune illa kalıla
47. Ya eyyühellezıne utül kitabe aminu bi ma
nezzelna müsaddikal li ma meaküm min kabli en natmise vücuhen fe neruddeha ala
edbariha ev nel'anehüm ke ma leanna ashabes sebt ve kane emrullahi mef'ula
48. İnnellahe la yağfiru eyyüşrake bihı ve yağfiru
ma dune zalike li mey yeşa' ve mey yüşrik billahi fe kadiftera ismen azıyma
49. E lem tera ilellezıne yüzekkune enfüsehüm
belillahü yüzekkı mey yeşaü ve la yüzlemune fetıla
50. Ünzur keyfe yefterune alellahül kezib ve kefa
bihı ismem mübına
51. E lem tera ilellezıne utu nasıybem minel
kitabi yü'minune bil cibti vet tağuti ve yekulune lillizıne keferu haülai ehda
minellezıne amenu sebıla
52. Ülaikellezıne leanehümüllah ve mey
yel'anillahü fe len tecide lehu nesıyra
53. Em lehüm nesıybüm minel mülki fe izel la
yü'tunen nase nekıyra
54. Em yahsüdunen nase ala ma atahümüllahü min
fadlih fe kad ateyna ale ibrahımel kitabe vel hıkmete ve ateynahüm mülken azıyma
55. Fe minhüm men amene bihı ve minhüm men
saddeanh ve kefa bi cehenneme seıyra
56. İnnellezıne keferu bi ayatina sevfe nuslıhim
nara küllema nedıcet cüludühüm beddelnahüm cüluden ğayraha li yezukul azab
innellahe kane azızen hakıma
57. Vellezine amenu ve amilus salihati
senüdhılühüm cennatin tecri min tahtihel enharu halidıne fıha ebeda lehüm fıha
ezvacüm mütühheratüv ve nüdhılühüm zıllen zalıla
58. İnnellahe ye'müruküm en tüeddül emanati ila
ehliha ve iza hakemtüm beynen nasi en tahkümü bil adlv innellahe niımma
yeızuküm bih innellahe kane semıam basıyra
59. Ya eyyühellezıne amenu etıy'ullahe ve etıy'ur
rasule ve ülil emri minküm fe in tenaze'tüm fı şey'in fe rudduhü ilellahi ves
rasuli in küntüm tü'minune billahi vel yevmil ahırv zalike hayruv ve ahsenü
te'vıla
60. Elem tera ilellezıne yez'umune ennehüm amenu
bi ma ünzile ileyke ve ma ünzile min kablike yürıdune ey yetehakemu ilet tağuti
ve kad ümiru ey yekfüru bih ve yürıdüş şeytanü ey yüdıllehüm dalalem beıyda
61. Ve iza kıyle lehüm tealev ila ma enzelellahü
ve iler rasuli raeytel münafikıyne yesuddune anke sududa
62. Fe keyfe iza esabethüm müsıybetüm bi ma
kaddemet eydıhim sümme cauke yahlifune billahi in eradna illa ıhsanev ve etvfıka
63. Ülaikellezıne ya'lemüllahü ma fı kulubihim fe
a'rıd anhüm veızhüm ve kul lehüm fı enfüsihim kavlem belığa
64. Ve ma erselna mir rasulin illa li yütaa bi
iznillah ve lev ennehüm iz zalemu enfüsehüm cauke festağferullahe vestağfera
lehümür rasulü le vecedüllahe tevvaber rahıyma
65. Fe la ve rabbike la yü'minune hatta
yühakkimuke fıma şecera beynehüm sümme la yecidu fı enfüsihim haracem mimma
kadayte ve yüsellimu teslıma
66. Ve lev enna ketebna aleyhim enıktülu enfüseküm
evıhrucu min diyariküm ma fealuhü illa kalılüm minhümv ve lev ennehüm fealu ma
yuazune bihı lekane hayran lehüm ve eşedde tesbita
67. Ve izel le ateynahüm mil ledünna ecran azıyma
68. Ve le hedeynahüm sıratam müstekıyma
69. Ve mey yütıılahe ver rasule fe ülaike
meallezıne en'amellahü alehim minen nebiyyıne ves sıddıkıyne veş şühedai ves
salihıyn ve hasüne ülaike rafıka
70. Zalikel fadlü minellah ve kefa billahi alıma
71. Ya eyyühellezıne amenu huzu hızraküm fenfiru
sübatin evinfiru cemıa
72. Ve inne minküm le mel leyübettıenn fe in
esabetküm müsıybetün kale kad en'amellahü aleyye iz lem eküm meahüm şehıda
73. Ve lein esabeküm fadlüm minellahi le yekulenne
ke el lem teküm beyneküm ve beynehu meveddetüy ya leytenı küntü meahüm fe efuze
fevzen azıyma
74. Fel yükatil fı sebılillahillezıne yeşrunel
hayated dünya bil ahırah ve mey yükatil fı sebılillahi fe yuktel ev yağlib fe
sevfe nü'tıhi ecran azıyma
75. Ve ma leküm la tükatilune fı sebılillahi vel
müstad'afıne miner ricali ven nisai vel vildanillezıne yekulune rabbena ahricna
min hazihil rayetiz zalimi ehlüha vec'al lena mil ledünke veliyya vec'al lena
mil ledünke nesıyra
76. Ellezıne amenu yükatilune fı sebılillah vellezıne
keferu yükatilune fı sebılit tağuti fe katilu evliyaeş şeytan inne keydeş
şeytani kane daıyfa
77. E lem tera ilellezıne kıyle lehüm küffu
eydiyeküm ve ekıymüs salet ve atüz zekah fe lemma kütibe aleyhimül kıtalü iza
ferıkum minhüm yahşevnen nase ke haşyetillahi ev eşedde haşyeh ve kalu rabbena
lime ketebte aleynel kıtal lev la ehhartena ila ecelin karıb kul metaud dünya
kalıl vel ahıratü hayrul li menitteka ve la tuzlemune fetıla
78. Eyne ma tekunu yüdrikümül mevtü ve lev küntüm
fı burucim müşeyyedeh ve in tüsıbhüm hasenetüy yekulu hazihı min ındillah ve in
tüsıbhüm seyyetüy yekulu hazihı min ındik kul küllüm min ındillah fe mali
haülail kavmi la yekadune yefkahune hadısa
79. Ma esabeke min hasenetin fe minellah ve ma
esabeke min seyyietin fe min nefsik ve erselnake lin nasi rasula ve kefa
billahi şehıda
80. Mey yütıır rasule fe kad etaallah ve men
tevella fe ma erselnake aleyhim hafıyza
81. Ve yekulune taatün fe iza berazu min ındike
beyyete taifetüm minhüm ğayrallezı tekul vallahü yektübü ma yübeyyitun fe a'rıd
anhüm ve tevekkel alellah ve kefa billahi vekıla
82. E fe la yetedebberunel kur'an ve lev kane min ındi ğayrullahi le vcedu
fıhıhtilafen kesıra
83. Ve iza caehüm emrum minel emni evil havfi ezau
bih ve lev radduhü iler rasuli ve ila ülil emri minhüm lealimehüllezıne
yesmebitunehu minhüm ve lev la fadlüllahi aleyküm ve rahmetühu letteba'tümüş
şeytane illa kalıla
84. Fe katil fı sebılillah la tükellefü illa
nefseke ve harridıl mü'minınv asellahü ey yeküffe be'sellezıne keferu vallahü
eşddü be'sev ve eşeddü tenkıla
85. Mey yeşfa'şefaaten hasenetey yekül lehu
nesiybüm minha ve mey yeşfa'şefaaten seyyietey yekül lehu kiflüm minha ve
kanellahü ala külli şey'im mükıyta
86. Ve iza huyyıtüm bi tehıyyetin fe hayyu bi
ahsene minha ev rudduha innellahe kane ala külli şey'in hasıba
87. Allahü la ilahe illa hu le yecmeanneküm ila
yevmil kıyameti la raybe fıh ve men asdeku minellahi hadısa
88. Fe ma leküm fil münafikıyne fieteyni vallahü
erkesehüm bi ma kesebu e türıdune en tehdu men edallellah ve mey yudlilillahü
fe len tecide lehu sebıla
89. Veddu lev tekfürune kema keferu fe tekunune
sevaen fe la tettehızu minhüm evliyae hatta yühaciru fı sebılillah fe in tevellev
fe huzuhüm vaktüluhüm haysü vecedtümuhüm ve la tettehızu minhüm veliyyev ve la
nesıyra
90. İlillezıne yesılune ila kavmim beyneküm ve
beynehüm mısakun ev cauküm hasırat suduruhüm ey yükatiluküm ev yükatilu
kavmehüm ve lev şaellahü le selletahüm aleyküm fe le kateluküm fe inı'tezeluküm
fe lem yükatiluküm ve elkav ileykümüs selem fe ma cealelahü leküm aleyhim sebıla
91. Setecidune aharıne yürıdune ey ye'menuküm ev
ye'menu kavmehüm küllema ruddu ilel fitneti ürkisu fıha fe il lem ya'teziluküm
ve yulku ileykümüs selem ve yeküffu eydiyehüm fe huzuhüm vaktüluhüm haysü
sekftümuhüm ve ülaiküm cealna leküm aleyhim sültanem mübına
92. Ve ma kane li mü'minin ey yaktüle mü'minen
illa hataa ve men katele mü'mine hataen fe tahrıru rakabetim mü'minetiv ve
diyetüm müsellemetün ila ehlihı illa ey yessaddeku fe in kane min kavmin
adüvvil leküm ve hüve mü'minün fe tahrıru rakabetim mü'mineh ve in kane mni
kavmim beyneküm ve beynehüm mısakun fediyetüm müsellemetün ila ehlihı ve
tahrıru rakabetim mü'mineh fe mel lem yecid fe sıyamü şehrayni mütetabiayni
tevbetem minellah ve kanellahü alımen hakıma
93. Ve mey yaktül mü'minem müteammiden fe cezaühu
cehnnemü haliden fıha ve ğadıbellahü aleyhi ve leanehu ve eadde lehu azaben
azıyma
94. Ya eyyühellezıne amenu iza darabtüm fı sebılillahi
fe tebeyyenu ve la tekulu li men elka ileykümüs selame leste mü'mina tebteğune
aradal hayatid dünya fe ındellahi meğanimü kesırah kezalike küntüm min kablü fe
mennellahü aleyküm fe tebeyyenu innellahe kane bi ma ta'melune habıra
95. La yestevil kaıdune minel mü'minıne ğayru ülid
darari vel mücahidune fı sebılillahi bi emvalihim ve enfüsihim feddalellahül
mücahidıne bi emvalihim ve enfüsihim alel kaıdıne deraceh ve küllev veadellahül
husna ve feddalellahül mücahidıne alel kaıdıne ecran azıyma
96. Deracatim minhü ve mağfiratev ve rahmehv ve
kanellahü ğafurar rahıyma
97. İnnellezıne teveffahümül melaiketü zalimı
enfüsihim kalu fıme küntüm kalu künna müstad'afıne fil ard kalu e lem tekün
erdullahi vasiaten fe tühaciru fıha fe ülaike me'vahüm cehennem ve saet mesıyra
98. İllel müstad'afıne miner ricali ven nisai vel
vildani la yestetıy'une hıyletev ve la yehtedune sebıla
99. Fe ülaike asellahü ey ya'füve anhüm ve
kanellahü afüvven ğafura
100. Ve mey yühacir fı sebılillahi yecid fil erdı
mürağamen kesırav veseah ve mey yahruc mim beytihı mühaciran ilellahi ve
rasulihı sümme yüdrikhül mevtü fe ad vekaa ercuhu alellah ve kanellahü ğafurar
rahıyma
101. Ve iza darabtüm fil erdı fe leyse aleyküm
cünahun en taksuru mines salah in hıftüm ey yeftinekümüllezıne keferu innel
kafirune kanu leküm adüvvem mübına
102. Ve iza künte fıhim fe ekamte lehümüs salate
feltekum taifetüm minhüm meake vel ye'huzu eslihatehümv fe iza secedu felyekunu
miv veraikümv velte'ti taifetün uhra lem yüsallu fel yüsallu meake vel ye'huzu
hızrahüm ve eslihatehüm veddellezıne keferu lev tağfülune an eslihatiküm ve
emtiatiküm fe yemılune aleyküm meyletev vahıdehv ve la cünüha aleyküm in kane
bi küm ezem mim metarin ev küntüm merda en tedau eslihateküm ve huzu hızrakümv
innellahe eadde lil kafirıne azabem mühına
103. Fe iza kadaytümüs salate fezkürullahe kıyamev
ve kuudev ve ala cünubiküm fe izatme'nentüm fe ekıymüs salah innes salate kanet
alel mü'minıne kitabem mevkuta
104. Ve la tahinu fibtiğail kavm in tekunu
te'lemune fe innehüm ye'lemune kema te'lemune ve tercune minellahi mala yercun
ve kanellahi alımen hakıma
105. İnna enzelna ileykel kitabe bil hakkı li
tahküme beynen nasi bima erakellah ve la tekül lil hainıne hasıyma
106. Vestağfirillah innellahe kane ğafurar rahıyma
107. Ve la tücadil anillezıne yahtanune enfüsehümv
innellahe la yühıbbü men kane havvanen esıma
108. Yestahfune minen nasi ve la yestahfune
minellahi ve hüve meahüm iz yübeyyitune ma la yerda minel kavl ve kanellahü bi
ma ya'melune mühıyta
109. Ha entüm haülai cadeltüm anhüm fil hayatid
dünya fe mey yücadilüllahe anhüm yevmel kıyameti em mey yekunü aleyhim vekıla
110. Ve mey ya'mel suen ev yazlim nefsehu sümme
yestağfirillahe yecidillahe ğafurar rahıyma
111. Ve mey yeksib ismen fe innema yeksibühu ala
nefsih ve kanellahü alımen hakıma
112. Ve mey yeksib hatıy'eten ev ismen sümme yermi
bihı berıen fe kadıhtemele bühtanev ve ismem mübına
113. Ve lev la fadlüllahi aleyke ve rahmetühu
lehemmet taifetüm minhüm ey yüdılluk ve ma yüdıllune illa enfüsehüm ve ma
yedurruneke min şey' ve enzellellahü aleykel kitabe vel hıkmete ve allemeke ma
lem tekün ta'lemv ve kane fadlüllahi aleyke azıyma
114. La hayra fı kesırim min necvahüm illa men
emera bi sadekatin ev ma'rufin ev ıslahım beynen nas ve mey yef'al zalikebtiğae
merdatillahi fe sevfe nü'tıhi ecran azıyma
115. Ve mey yüşakıkır rasule mim ba'di ma
tebeyyene lehül hüda ve yettebı' ğayra sebılil mü'minıne nüvellihı ma tevella
ve nuslihı cehennem ve saet mesıyra
116. İnnellahe la yağfiru ey yüşrake bihı ve
yağfiru ma dune zalike li mey yeşa' ve mey yuşrik billahi fe kad dalle dalalem
beıyda
117. İy yed'une min dunihı illa inasa ve iy
yad'une illa şeytanem merıda
118. leanehüllah ve kale le ettehızenne min
ıbadike nasıybem mefruda
119. Ve le üdıllennehüm ve le ümenniyennehüm ve le
amürrannehüm fe le yübettikünne azanel en'ami ve le amürannehüm fe le
yüğayyirunne halkallah ve mey yettehıziş şeytane veliyyem min dunillahi fe kad
hasira husranem mübına
120. Yeıdühüm ve yümennıhim ve ma yeıdühümüş
şeytanü illa ğurura
121. Ülaike me'vahüm cehennemü ve la yecidune
122. Vellezıne amenu ve amilus salihati
senüdhılühüm cennatin tecrı min tahtihel enharu halidıne fıha ebeda va'dellahi
hakka ve men asdeku minellahi kıyla
123. Leyse bi emaniyyiküm ve la emaniyyi ehlil
kitab mey ya'mel suey yücze bihı ve la yecid lehu min dunillahi veliyyev ve la
nesıyra
124. Ve mey ya'mel mines salihati min zekerin ev
ünsa ve hüve mü'minün fe ülaike yedhulunel cennete ve la yuzlemune nekıyra
125. Ve men ahsenü dınem mimmen esleme vechehu
lillahi ve hüve muhsinüv vettebea millete ibrahıme hanıfa vetetehazellahü
ibrahıme halila
126. Ve lillahi ma fis semavati ve ma fil ard ve
kanellahü bi külli şey'im mühıyta
127. Ve yesteftuneke fin nisa' kulillahü yüftıküm
fıhinne ve ma yütla aleyküm fil kitabi fı yetamen nisaillatı la tü'tunehünne ma
kütibe lehünne ve terğabune en tenkihuhünne vel müstad'afıne minel vildani ve
en tekumu lil yetama bil kıst ve ma tef'alu min hayrin fe inellahe kane bihı
alıma
128. Ve inimraetün hafet mim ba'liha nüşuzen ev
ı'radan fe la cünaha aleyhima ey yusliha beynehüma sulha ves sulhu hayr ve
uhdıratil enfüsüş şuhh ve in tuhsinu ve tetteku fe innellahe kane bi ma
ta'melune habıra
129. Ve len testetıy'u en ta'dilu beynen nisai ve
lev harastüm fe la temılu küllel meyli fe tezeruha kel müalekah ve in tuslihu
ve tetteku fe innellahe kane ğafurar rahıyma
130. Ve iy yeteferraka yuğnillahü küllem min
seatih ve kanellahü vasian hakıma
131. Ve lillahi ma fis semavati ve ma fil ard ve
le kad vessaynellezıne utül kitabe min kabliküm ve iyyaküm enittekullah ve in
tekfüru fe inne lillahi ma fis semavati ve ma fil ard ve kanellahü ğaniyyen
hamıda
132. Ve lillahi ma fis semavati ve ma fil ard ve
kefa billahi vekıla
133. İy yeşe' yüzhibküm eyyühen nasü ve ye7ti bi
aharın ve kanellahü ala zalike kadıra
134. Men kane yürıdü sevabed dünya fe ınellahi
sevabüd dünya vel ahırah ve kanellahü semıam besıyra
135. Ya eyyühellezıne amenu kunu kavvamıne bil
kıstı şühedae lillahi ve lev ala enfüsiküm evil valideyni vel akrabın iy yekün
ğaniyyen ev fekıyran fellahü evla bihima fe la tettebiul heva en ta'dilu ve in
telvu ev tu'ridu fe innellahe kane bi ma ta'melune habıra
136. Ya eyyühellezıne amenu aminu billahi ve
rasulihı vel kitabillezı nezzele ala rasulihı vel kitabillezı enzele min kabl
ve me yekfür billahi ve melaiketihı ve kütübihı ve rusülihı vel yevmil ahıri fe
kad dalle dalalem beıyda
137. İnnellezıne amenu sümme keferu sümme amenu
sümme keferu sümmezdadu küfral lem yekünillahü li yağfira lehüm ve la li
yehdiyehüm sebıla
138. Beşşiril münafikıyne bi enne lehüm azaben
elıma
139. Ellezıne yettehızunel kafirıne evliyae min
dunil mü'minın e yebteğune ındehümül ızzete fe innel ızzete lillahi cemıa
140. Ve kad nezzele aleyküm fil kitabi en iza
semı'tüm ayatillahi yükferu biha ve yüstehzeü biha fe la tak'udu meahüm hatta
yehudu fı hadısin ğayrihı inneküm izem müslühüm innellahe camiul münafikıyne
vel kafirıne fı cehenneme cemıa
141. Ellezıne yeterabbesune biküm fe in kane leküm
fethum minellahi kalu e lem neküm meaküm ve in kane lil kafirıne nasıybün kalu
elem nestahviz aleyküm ve nemna'küm minel mü'minın fellahü yahkümü beyneküm
yevmel kıyameh ve ley yec'alellahü lil kafirıne alel mü'minıne sebıla
142. İnnel münafikıyne yühadiunellahe ve hüve
hadıuhüm ve iza kamu iles salati kamu küsala yüraunen nase ve la yezkürunellahe
illa kalıla
143. Müzebzebıne beyne zalike la ila haülai ve la
ila haüla' ve mey yudlilillahü fe len tecide lehu sebıla
144. Ya eyyühellezıne amenu la tettehızül kafirıne
evliyae min dunil mü'minın e türıdune en tec'alu lillahi aleyküm sültanem mübına
145. İnnel münafikıyne fid derkil esfeli minen nar
ve len tecide lehüm nesıyra
146. İllellezıne tabu ve aslehu va'tesamu billahi
va ahlesu dınehüm lillahi fe ülaike meal mü'minın ve sevfe yü'tillahül
mü'minıne ecran azıyma
147. Ma yef'alüllahü bi azabiküm in şekartüm ve
amentüm ve kanellahü şakian alıma
148. La yühıbbüllahül cehra bis sui minel kavli
illa men zulim v kanellahü semıan alıma
149. İn tübdu hayran ev tuhfuhü ev ta'fü an suin
fe innellahe kane afüvven kadıra
150. İnnellezıne yekfürune billah ive rusülihı ve
yürıdune ey yüferriku beynellahi ve rusülihı ve yekulune nü'minü bi ba'dıv ve
nekfürü bi ba'dıv ve yürıdune ey yettehızu beyne zalike sebıla
151. Ülaike hümül kafirune hakka ve a'tedna lil
kafirıne azabem mühiyna
152. Vellezıne amenu billahi ve rusülihı ve lem
yüferriku beyne ehadim minhüm ülaike sevfe yü'tıhim ücurahüm ve kanellahü
ğafurar rahıyam
153. Yes'elüke ehlül ehlül kitabi en tünezzile
aleyhim kitabem mines semai fe kad seelü musa ekbera min zalike fe kalu
erinellah cehratem fe ehazethümüs saıkatü bi sulmihim sümmettehazül ıcle mim
ba'di ma caethümül beyyinatü fe afevna an zalik ve ateyna musa sültanem mübına
154. Ve rafa'na fevkahümüt tura bi mısakıhim ve
kulna lehümüdhulül babe sücedev ve kulna lehüm la ta'du fis sebti ve ehazna
minhüm mısakan ğalıza
155. Fe bima nakdıhim mısakahüm ve küfrihim bi
ayatillahi ve katlihimül embiyae bi ğayri hakkıv ve kavlihim kulubüna ğulf bel
tabeallahü aleyha bi küfrihim fe la yü'minune illa kalıla
156. Ve bi küfrihim ve kavlihim ala meryeme
bühtanen azıyam
157. Ve kavlihim inna katelnel mesıha ıysebne
meryeme raulellah ve ma kateluhü ve ma salebuhü ve lakin şübbihe lehüm ve
innellezınahtelefu fıhi le fı şekkim minh ma lehüm bihı min ılmin illettibaaz
zann ve ma kateluhü yekıyna
158. Ber rafeahüllahü ileyh ve kanellahü azızen
hakıma
159. Ve im min ehlil kitabi illa le yü'minenne
bihı kable mevtih ve yevmel kıyameti yekunü aleyhim şehıda
160. Fe bi zulmim minellezıne hadu harramna
aleyhim tayyibatin ühıllet lehüm ve bi saddihim an sebılillahi kesıra
161. Ve ahzihimür riba ve kad nühu anhü ve eklihim
emvalen nasi bil ba'tıl ve a'tedna lil kafirıne minhüm azaben elıma
162. Lakinir rasihune fil ılmi minhüm vel
mü'minune yü'minune bi ma ünzile ileyke ve ma ünzile min kabileke vel
mükıymınes salate vel mü'tunez zekate vel mü'minune billahi vel yevmil ahır
ülaike se nü'tıhim ecran azıyma
163. İnna evhayna ileyke kema evhayna ila nuhıv
ven nebiyyıne mim ba'dih ve evhayna ila ibrahıme ve ismaıyle ve ishaka ve
ya'kube vel esbatı ve ıysa ve eyyube ve yunüse ve harune ve süleyman ve ateyna
davude zebura
164. Ve rusülen kad kasasnahüm aleyke min kablü ve
rusülel lem naksushüm aleyk ve kellemellahü musa teklıma
165. Rusülem mübeşşirıne ve münzirıne li ella
yekune lin nasi alellahi huccetüm ba'der rusül ve kanellahü azızen hakıma
166. Lakinillahü yeşhedü bi ma enzele ileyke
enzelehu bi ılmih vel melaiketü yeşhedun ve kefa billahi şehıda
167. İnnellezıne keferu ve saddu an sebılillahi
kad dallu dalalem beıyda
168. İnnellezıne keferu ve zalemu lem yekünillahü
li yağfira lehüm ve la li yehdiyehüm tarıka
169. İlla tarika cehenneme halidıne fıha ebeda ve
kane zalike alellahi yesıra
170. Ya eyyühen nasü kad caekümür rasulü bil hakkı
mir rabbiküm fe aminu hayral leküm ve in tekfüru fe inne lillahi ma fis
semavati vel ard ve kanellahü alımen hakıma
171. Ya ehlel kitabi la tağlu fı dıniküm ve la
tekulu alellahi illel hakk innemel mesıhu ıysebnü meryeme rasulüllahi ve
kelimetüh elkaha ila meryeme ve ruhum minhü fe aminu billahi ve rusülih ve la
tekulu selaseh intehu hayral leküm innemellahü ilahüv vahıd sübhanehu ey yekune
lehu veled lehu ma fis semavati ve ma fil ard ve kefa billahi vekıla
172. Ley yestenkifel mesıhu ey yekune abdel
lillahi ve lel melaiketül mükarrabun ve mey yestenkif an ıbadetihı ve yestekbir
fe seyahşüruhüm ileyhi cemıa
173. Fe emmellezıne amenu ve amilus salihati fe
yüveffıhim ücurahüm ve yezıdühüm min fadlih ve emmellezınestenkefu vestekberu
fe yüazzibühüm azaben elımev ve la yecidune lehüm min dunillahi veliyyev ve la
nesıyra
174. Ya eyyühen nasü kad caeküm bürhanüm mir
rabbiküm ve enzelna ileyküm nuram mübına
175. Fe emmellezıne amenu billahi va'tesamu bihı
fe seyüdhılühüm fı rahmetim minhü ve fadliv ve yehdıhim ileyhi sıratam
müstekıyma
176. Yesteftunek kulillahü yüftiküm fil kelaleh
inimruün heleke leyse lehu veledüv ve lehu uhtün fe leha nısfü ma terak ve hüve
yerisüha il lem yekül leha veled fe in kanetesneteyni fe lehümes sülüsani mimma
terak ve in kanu ıhveter ricalev ve nisaen fe lizzekeri mislü hazzıl ünseyeyen
yübeyyinüllahü leküm en tedıllu vallahü bi külli şey'in alım
NİSA SURESİ TÜRKÇE ANLAMI
سْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم"
RAHMAN VE RAHİM OLAN ALLAH'IN ADIYLA
1. Ey
insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan; ikisinden
birçok erkek ve kadın (meydana getirip) yayan Rabbinize karşı gelmekten
sakının. Kendisi adına birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah'a karşı
gelmekten ve akrabalık bağlarını koparmaktan sakının. Şüphesiz Allah üzerinizde
bir gözetleyicidir.
2. Yetimlere mallarını verin. Temizi pis olanla
(helâli haramla) değişmeyin. Onların mallarını kendi mallarınıza katıp yemeyin.
Çünkü bu, büyük bir günahtır.
3. Eğer, (velisi olduğunuz) yetim kızlar (ile
evlenip onlar) hakkında adaletsizlik etmekten korkarsanız, (onları değil), size
helâl olan (başka) kadınlardan ikişer, üçer, dörder olmak üzere nikahlayın.2
Eğer (o kadınlar arasında da) adaletli davranmayacağınızdan korkarsanız o
taktirde bir tane alın veya sahip olduğunuz (cariyeler) ile yetinin. Bu,
adaletten ayrılmamanız için daha uygundur.
4. Kadınlara mehirlerini (bir görev olarak) gönül
hoşluğuyla verin. Eğer kendi istekleriyle o mehrin bir kısmını size
bağışlarlarsa, onu da afiyetle yiyin.5. Allah'ın, sizin için geçim kaynağı
yaptığı mallarınızı aklı ermezlere vermeyin. O mallarla onları besleyin,
giydirin ve onlara güzel söz söyleyin.
6. Yetimleri deneyin. Evlenme çağına (büluğa)
erdiklerinde, eğer reşid olduklarını görürseniz, mallarını kendilerine verin.
Büyüyecekler (ve mallarını geri alacaklar) diye israf ederek ve aceleye
getirerek mallarını yemeyin. (Velilerden) kim zengin ise (yetim malından
yemeğe) tenezzül etmesin. Kim de fakir ise, aklın ve dinin gereklerine uygun
bir biçimde (hizmetinin karşılığı kadar) yesin. Mallarını kendilerine geri
verdiğiniz zaman da yanlarında şahit bulundurun. Hesap görücü olarak Allah
yeter.
7. Ana, baba ve akrabaların (miras olarak) bıraktıklarından
erkeklere bir pay vardır. Ana, baba ve akrabaların bıraktıklarından kadınlara
da bir pay vardır. Allah, bırakılanın azından da çoğundan da bunları farz
kılınmış birer hisse olarak belirlemiştir.
8. Miras taksiminde (kendilerine pay düşmeyen)
akrabalar, yetimler ve fakirler hazır bulunurlarsa, onlara da maldan bir şeyler
verin ve onlara (gönüllerini alacak) güzel sözler söyleyin.
9. Kendileri, geriye zayıf çocuklar bıraktıkları
takdirde, onlar hakkında endişeye kapılanlar, (yetimler hakkında da) ürperip
korksunlar. Allah'a karşı gelmekten sakınsınlar ve doğru söz söylesinler.
10. Yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler,
ancak ve ancak karınlarını doldurasıya ateş yemiş olurlar ve zaten onlar çılgın
bir ateşe (cehenneme) gireceklerdir.
11. Allah size, çocuklarınız (ın alacağı miras)
hakkında, erkeğe iki dişinin payı kadarını emreder. (Çocuklar sadece) ikiden
fazla kız iseler, (ölenin geriye) bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer kız
bir ise (mirasın) yarısı onundur. Ölenin çocuğu varsa, geriye bıraktığı maldan,
ana babasından her birinin altıda bir hissesi vardır. Eğer çocuğu yok da
(yalnız) ana babası ona varis oluyorsa, anasına üçte bir düşer. Eğer kardeşleri
varsa anasının hissesi altıda birdir. (Bu paylaştırma, ölenin) yapacağı
vasiyetten ya da borcundan sonradır. Babalarınız ve oğullarınızdan, hangisinin
size daha faydalı olduğunu bilemezsiniz. Bunlar, Allah tarafından farz
kılınmıştır. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
12. Eğer çocukları yoksa, karılarınızın geriye
bıraktıklarının yarısı sizindir. Eğer çocukları varsa, bıraktıklarının dörtte
biri sizindir. (Bu paylaştırma, ölen karılarınızın) yaptıkları vasiyetlerin
yerine getirilmesi, yahut borçlarının ödenmesinden sonradır. Eğer sizin
çocuğunuz yoksa, bıraktığınızın dörtte biri onlarındır. Eğer çocuğunuz varsa
bıraktığınızın sekizde biri onlarındır. (Yine bu paylaştırma) yaptığınız
vasiyetin yerine getirilmesinden, yahut borçlarınızın ödenmesinden sonradır.
Eğer kendisine varis olunan bir erkek veya bir kadının evladı ve babası olmaz
ve bir erkek veya bir kız kardeşi bulunursa ona altıda bir düşer. Eğer
(kardeşler) birden fazla olurlarsa, üçte birde ortaktırlar. (Bu paylaştırma varislere)
zarar vermeksizin yapılan vasiyetin yerine getirilmesinden, yahut borcun
ödenmesinden sonra yapılır. (Bütün bunlar) Allah'ın emridir. Allah hakkıyla
bilendir, halimdir (hemen cezalandırmaz, mühlet verir.)
13. İşte bu (hükümler) Allah'ın koyduğu
sınırlarıdır. Kim Allah'a ve Peygamberine itaat ederse, Allah onu, içinden
ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetlere sokar. İşte bu büyük
başarıdır.
14. Kim de Allah'a ve Peygamberine isyan eder ve
onun koyduğu sınırları aşarsa, Allah onu ebedi kalacağı cehennem ateşine sokar.
Onun için alçaltıcı bir azap vardır.
15. Kadınlarınızdan fuhuş (zina) yapanlara karşı
içinizden dört şahit getirin. Eğer onlar şahitlik ederlerse, o kadınları ölüm
alıp götürünceye veya Allah onlar hakkında bir yol açıncaya kadar kendilerini
evlerde tutun (dışarı çıkarmayın).7
16. Sizlerden fuhuş (zina) yapanların her ikisini
de incitip kınayın. Eğer onlar tövbe edip ıslah olurlarsa onları incitip
kınamaktan vazgeçin. Çünkü Allah tövbeleri çok kabul edendir, çok merhamet
edendir.
17. Allah katında (makbul) tövbe, ancak bilmeyerek
günah işleyip sonra çok geçmeden tövbe edenlerin tövbesidir. İşte Allah
bunların tövbelerini kabul buyurur. Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet
sahibidir.
18. Yoksa, (makbul) tövbe, kötülükleri (günahları)
yapıp yapıp da kendisine ölüm gelip çatınca, "İşte ben şimdi tövbe
ettim" diyen kimseler ile kâfir olarak ölenlerinki değildir. Bunlar için
ahirette elem dolu bir azap hazırlamışızdır.
19. Ey iman edenler! Kadınlara zorla mirasçı
olmanız size helal değildir. Açık bir hayasızlık yapmış olmaları dışında,
kendilerine verdiklerinizin bir kısmını onlardan geri almak için onları
sıkıştırmayın. Onlarla iyi geçinin. Eğer onlardan hoşlanmadıysanız, olabilir
ki, siz bir şeyden hoşlanmazsınız da Allah onda pek çok hayır yaratmış olur.
20. Eğer bir eşin yerine başka bir eş almak
isterseniz, öbürüne (mehir olarak) yüklerle mal vermiş olsanız dahi ondan
hiçbir şeyi geri almayın. İftira ederek ve açık günaha girerek mi verdiğinizi
geri alacaksınız?
21. Hem, siz eşlerinizle birleşmiş ve onlar da
sizden sağlam bir söz almış iken, onu nasıl (geri) alırsınız?
22. Geçmişte olanlar hariç, artık babalarınızın
evlendiği kadınlarla evlenmeyin. Çünkü bu bir hayasızlık, öfke ve nefret gerektiren
bir iştir. Bu ne kötü bir yoldur.
23. Size şunlarla evlenmek haram kılındı:
Analarınız, kızlarınız, kız kardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, erkek
kardeş kızları, kız kardeş kızları, sizi emziren süt anneleriniz, süt kız
kardeşleriniz, karılarınızın anneleri, kendileriyle zifafa girdiğiniz
karılarınızdan olup evlerinizde bulunan üvey kızlarınız, -eğer anneleri ile
zifafa girmemişseniz onlarla evlenmenizde size bir günah yoktur- öz
oğullarınızın karıları, iki kız kardeşi (nikah altında) bir araya getirmeniz.
Ancak geçenler (önceden yapılan bu tür evlilikler) başka. Şüphesiz Allah çok
bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.
24. (Savaş esiri olarak) sahip olduklarınız hariç,
evli kadınlar (da size) haram kılındı. (Bunlar) üzerinize Allah'ın emri olarak
yazılmıştır. Bunların dışında kalanlar ise, iffetli yaşamak ve zina etmemek
şartıyla mallarınızla (mehirlerini verip) istemeniz size helal kılındı.
Onlardan (nikahlanıp) faydalanmanıza karşılık sabit bir hak olarak kendilerine
mehirlerini verin. Mehir belirlendikten sonra, onunla ilgili olarak
uzlaştığınız şeyler konusunda size günah yoktur. Şüphesiz ki Allah (her şeyi)
hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
25. Sizden kimin, hür mü'min kadınlarla evlenmeye
gücü yetmezse sahip olduğunuz mü'min genç kızlarınızdan (cariyelerinizden)
alsın. Allah sizin imanınızı daha iyi bilir. Hepiniz birbirinizdensiniz. Öyle
ise iffetli yaşamaları, zina etmemeleri ve gizli dost tutmamaları halinde
sahiplerinin izniyle onlarla evlenin, mehirlerini de güzelce verin. Evlendikten
sonra bir fuhuş yaparlarsa, onlara hür kadınların cezasının yarısı uygulanır.
Bu (cariye ile evlenme izni), içinizden günaha düşmekten korkanlar içindir.
Sabretmeniz ise sizin için daha hayırlıdır. Allah çok bağışlayandır, çok
merhamet edendir.
26. Allah, size (hükümlerini) açıklamak, size,
sizden öncekilerin yollarını göstermek ve tövbelerinizi kabul etmek istiyor.
Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
27. Allah, sizin tövbenizi kabul etmek istiyor.
Şehvetlerine uyanlar ise sizin büyük bir sapıklığa düşmenizi istiyorlar.
28. Allah sizden (yükümlülükleri) hafifletmek
istiyor. Çünkü insan zayıf yaratılmıştır.
29. Ey iman edenler! Mallarınızı aranızda batıl
yollarla yemeyin. Ancak karşılıklı rıza ile yapılan ticaretle olursa başka.
Kendinizi helak etmeyin. Şüphesiz Allah size karşı çok merhametlidir.
30. Kim haddi aşarak ve zulmederek bunu yaparsa,
onu cehennem ateşine atacağız. Bu, Allah'a pek kolaydır.
31. Eğer size yasaklanan (günah)ların
büyüklerinden kaçınırsanız, sizin küçük günahlarınızı örteriz ve sizi güzel bir
yere koyarız.
32. Allah'ın, kiminizi kiminize üstün kılmaya
vesile yaptığı şeyleri (haset ederek) arzu edip durmayın. Erkeklere
kazandıklarından bir pay vardır. Kadınlara da kazandıklarından bir pay vardır.
Allah'tan, onun lütfunu isteyin. Şüphesiz Allah her şeyi hakkıyla bilendir.
33. (Erkek ve kadından) her biri için ana-babanın
ve akrabanın bıraktıklarından (pay alan) varisler kıldık. Yeminlerinizin
bağladığı (ahitleştiğiniz) kimselere de kendi hisselerini verin.Şüphesiz Allah
her şeye şahittir.
34. Erkekler, kadınların koruyup
kollayıcılarıdırlar. Çünkü Allah insanların kimini kiminden üstün kılmıştır.
Bir de erkekler kendi mallarından harcamakta (ve ailenin geçimini
sağlamakta)dırlar. İyi kadınlar, itaatkârdırlar. Allah'ın (kendilerini)
koruması sayesinde onlar da "gayb"ı korurlar. (Evlilik
yükümlülüklerini reddederek) başkaldırdıklarını gördüğünüz kadınlara öğüt
verin, onları yataklarında yalnız bırakın. (Bunlar fayda vermez de mecbur
kalırsanız) onları (hafifçe) dövün.Eğer itaat ederlerse artık onların aleyhine
başka bir yol aramayın. Şüphesiz Allah çok yücedir, çok büyüktür.
35. Eğer karı-kocanın arasının açılmasından endişe
ederseniz, erkeğin ailesinden bir hakem, kadının ailesinden bir hakem gönderin.
İki taraf (arayı) düzeltmek isterlerse, Allah da onları uzlaştırır. Şüphesiz,
Allah hakkıyla bilendir, hakkıyla haberdardır.
36. Allah'a ibadet edin ve ona hiçbir şeyi ortak
koşmayın. Ana babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak
komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya, elinizin altındakilere iyilik edin.
Şüphesiz, Allah kibirlenen ve övünen kimseleri sevmez.
37. Bunlar cimrilik eden, insanlara da cimriliği
emreden ve Allah'ın, lütfundan kendilerine verdiği nimeti gizleyen kimselerdir.
Biz de o nankörlere alçaltıcı bir azap hazırlamışızdır.
38. Bunlar, mallarını insanlara gösteriş için
harcayan, Allah'a ve ahiret gününe de inanmayan kimselerdir. Şeytan kimin
arkadaşı olursa, o ne kötü arkadaştır.
39. Bunlar, Allah'a ve ahiret gününe iman
etselerdi ve Allah'ın verdiği rızıktan (gösterişsiz olarak) harcasalardı
kendilerine ne zarar gelirdi? Allah, onları en iyi bilendir.
40. Şüphesiz Allah (hiç kimseye) zerre kadar zulüm
etmez. (Yapılan) çok küçük bir iyilik de olsa onun sevabını kat kat arttırır ve
kendi katından büyük bir mükâfat verir.
41. Her ümmetten bir şahit getirdiğimiz ve seni de
onların üzerine bir şahit yaptığımız zaman, bakalım onların hali nice olacak!..
42. O kıyamet günü, Allah'ı inkar edip Peygamber'e
isyan edenler, yer yarılıp içine girmiş olmayı isterler ve Allah'tan hiçbir söz
gizleyemezler.
43. Ey iman edenler! Sarhoş iken ne söylediğinizi
bilinceye kadar, bir de -yolcu olmanız durumu müstesna- cünüp iken yıkanıncaya
kadar namaza yaklaşmayın. Eğer hasta olur veya yolculukta bulunursanız, veyahut
biriniz abdest bozmaktan gelince ya da eşlerinizle cinsel ilişkide bulunup, su
da bulamazsanız o zaman temiz bir toprağa yönelip, (niyet ederek onunla)
yüzlerinizi ve ellerinizi meshedin. Şüphesiz Allah çok affedicidir, çok
bağışlayıcıdır.
44. Kendilerine Kitaptan bir nasip verilmiş
olanları görmüyor musun? Onlar sapıklığı satın alıyorlar ve sizin de yoldan
sapmanızı istiyorlar.
45. Allah sizin düşmanlarınızı çok daha iyi bilir.
Allah dost olarak yeter. Allah yardımcı olarak da yeter.
46. Yahudilerden öyleleri var ki, (kelimeleri
yerlerinden kaydırıp) tahrif ederek onları anlamlarından uzaklaştırırlar.
Dillerini eğip bükerek ve dine saldırarak "İşittik, karşı geldik",
"İşit, işitmez olası!" "Râ'inâ" derler. Halbuki onlar,
"İşittik ve itaat ettik; dinle ve bize bak" deselerdi bu kendileri
için daha hayırlı olurdu. Fakat Allah, küfürleri yüzünden kendilerini
lânetlemiştir. Bu yüzden pek az iman ederler.
47. Ey kendilerine kitap verilenler! Bir takım
yüzleri silip de tersine çevirmeden, yahut Cumartesi halkını lanetlediğimiz
gibi onları lanetlemeden, yanınızda bulunanı (Tevrat'ı) doğrulayıcı olarak
indirdiğimiz bu kitaba (Kur'an'a) iman edin. Allah'ın emri mutlaka yerine
gelecektir.
48. Şüphesiz Allah, kendisine ortak koşulmasını
asla bağışlamaz. Bunun dışında kalan (günah) ları ise dilediği kimseler için
bağışlar. Allah'a şirk koşan kimse, şüphesiz büyük bir günah işleyerek iftira
etmiş olur.
49. Kendilerini temize çıkaranları görmedin mi?
Hayır! Allah dilediğini temize çıkarır ve kendilerine kıl kadar zulmedilmez.
50. Bak Allah'a karşı nasıl yalan uyduruyorlar.
Apaçık bir günah olarak bu yeter.
51. Kendilerine Kitap'tan bir nasip verilmiş
olanları görmüyor musun? Onlar "cibt"e ve "tâğut"a
inanıyorlar. İnkar edenler için de, "Bunlar, iman edenlerden daha doğru
yoldadır" diyorlar.
52. Onlar, Allah'ın lanet ettiği kimselerdir.
Allah kime lanet ederse, artık ona asla bir yardımcı bulamazsın.
53. Yoksa onların hükümranlıkta bir payı mı var?
Öyle olsa, insanlara bir zerre bile vermezler.
54. Yoksa, insanları; Allah'ın lütfundan
kendilerine verdiği şey dolayısıyla kıskanıyorlar mı? Şüphesiz biz, İbrahim
ailesine de kitap ve hikmet vermişizdir. Onlara büyük bir hükümranlık da
vermiştik.
55. Böylece onlardan kimi ona iman etti, kimi de
sırt çevirdi. (O iman etmeyenlere) çılgın ateş olarak cehennem yeter.
56. Şüphesiz âyetlerimizi inkar edenleri biz ateşe
atacağız. Derileri yanıp döküldükçe, azabı tatmaları için onların derilerini
yenileyeceğiz. Şüphesiz, Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
57. İman edip salih ameller işleyenleri ise, içinden
ırmaklar akan, içlerinde ebedi kalacakları cennetlere koyacağız. Onlara orada
tertemiz eşler vardır. Onları, koyu gölgeler altında bulunduracağız.
58. Allah size, emanetleri mutlaka ehline
vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi
emrediyor. Doğrusu Allah, bununla size ne güzel öğüt veriyor! Şüphesiz ki Allah
hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir.
59. Ey iman edenler! Allah'a itaat edin.
Peygamber'e itaat edin ve sizden olan ulu'l-emre (idarecilere) de. Herhangi bir
hususta anlaşmazlığa düştüğünüz takdirde, Allah'a ve ahiret gününe gerçekten
inanıyorsanız, onu Allah ve Resûlüne arz edin. Bu, daha iyidir, sonuç
bakımından da daha güzeldir.
60. (Ey Muhammed!) Sana indirilen Kur'an'a ve
senden önce indirilene inandıklarını iddia edenleri görmüyor musun? Tâğût'u
tanımamaları kendilerine emrolunduğu halde, onun önünde muhakeme olmak
istiyorlar. Şeytan da onları derin bir sapıklığa düşürmek istiyor.
61. Münafıklara, "Allah'ın indirdiğine
(Kur'an'a) ve Peygambere gelin" dendiği zaman onların senden büsbütün
uzaklaştıklarını görürsün.
62. Kendi işledikleri yüzünden başlarına bir
musibet geldiği, sonra da "Biz iyilik etmek ve uzlaştırmaktan başka bir
şey istememiştik" diye Allah'a yemin ederek sana geldikleri zaman halleri
nasıl olur?
63. Onlar, Allah'ın kalplerindekini bildiği
kimselerdir. Öyleyse onlara aldırma. Onlara öğüt ver ve onlara, kendileri
hakkında etkili ve güzel söz söyle.
64. Biz her peygamberi sırf, Allah'ın izni ile
itaat edilmek üzere gönderdik. Eğer onlar kendilerine zulmettikleri zaman sana
gelseler de Allah'tan günahlarının bağışlamasını dileseler ve Peygamber de
onlara bağışlama dileseydi, elbette Allah'ı tövbeleri çok kabul edici ve çok
merhametli bulacaklardı.
65. Hayır! Rabbine andolsun ki onlar, aralarında
çıkan çekişmeli işlerde seni hakem yapıp, sonra da verdiğin hükme içlerinde
hiçbir sıkıntı duymaksızın, tam bir teslimiyetle boyun eğmedikçe iman etmiş
olmazlar.
66. Eğer biz onlara, "Hayatlarınızı feda edin
veya yurtlarınızdan çıkın" diye yazmış olsaydık, içlerinden pek azı hariç,
bunu yapmazlardı. Eğer kendilerine verilen öğütleri tutsalardı, elbette
haklarında hem daha hayırlı, hem de (imanlarını) daha çok pekiştirici olurdu.
67. O zaman kendilerine elbette katımızdan büyük
bir mükafat verirdik.
68. Onları elbette doğru yola iletirdik.
69. Kim Allah'a ve Peygambere itaat ederse, işte
onlar, Allah'ın kendilerine nimet verdiği peygamberlerle, sıddıklarla,
şehidlerle ve iyi kimselerle birliktedirler. Bunlar ne güzel arkadaştır.
70. Bu lütuf Allah'tandır. Hakkıyla bilen olarak
Allah yeter.
71. Ey iman edenler! (Düşmana karşı) tedbirinizi
alıp, küçük birlikler halinde, yahut topluca savaşa gidin.
72. Şüphesiz, aranızda öyle kimseler var ki,
(onların her biri savaşa gitme konusunda) hakikaten pek ağır davranır. Eğer
başınıza bir musibet gelirse, "Allah bana lütfetti de onlarla beraber
bulunmadım" der.
73. Eğer Allah'tan size bir lütuf (zafer) erişse,
bu sefer de; sizinle kendisi arasında hiç tanışıklık yokmuş gibi şöyle der:
"Keşke ben de onlarla beraber olsaydım da büyük bir başarıya (ganimete)
ulaşsaydım."
74. O halde, dünya hayatını ahiret hayatı
karşılığında satanlar Allah yolunda savaşsınlar. Kim Allah yolunda savaşır da
öldürülür veya galip gelirse, biz ona büyük bir mükafat vereceğiz.
75. Size ne oluyor da, Allah yolunda ve, "Ey
Rabbimiz! Bizleri halkı zâlim olan şu memleketten çıkar, katından bize bir dost
ver, bize katından bir yardımcı ver" diye yalvarıp duran zayıf ve zavallı
erkekler, kadınlar ve çocukların uğrunda savaşa çıkmıyorsunuz?
76. İman edenler, Allah yolunda savaşırlar. İnkâr
edenler de tâğût yolunda savaşırlar. O halde siz şeytanın dostlarına karşı
savaşın. Şüphesiz şeytanın hilesi zayıftır.
77. Daha önce kendilerine, "(savaşmaktan)
ellerinizi çekin, namazı kılın, zekâtı verin" denilenleri görmedin mi?
Üzerlerine savaş yazılınca hemen içlerinden bir kısmı; insanlardan, Allah'tan
korkar gibi, hatta daha çok korkarlar ve "Rabbimiz! Niçin bize savaş
yazdın? Bizi yakın bir zamana kadar erteleseydin ya!" derler. De ki:
"Dünya geçimliği azdır. Ahiret, Allah'a karşı gelmekten sakınan kimse için
daha hayırlıdır. Size kıl kadar haksızlık edilmez."
78. Nerede olursanız olun, sağlam ve tahkim
edilmiş kaleler içinde bulunsanız bile ölüm size ulaşacaktır. Onlara bir iyilik
gelirse, "Bu, Allah'tandır" derler. Onlara bir kötülük gelirse,
"Bu, senin yüzündendir" derler. (Ey Muhammed!) De ki: "Hepsi
Allah'tandır." Bu topluma ne oluyor ki, neredeyse hiçbir sözü anlamıyorlar!
79. Sana ne iyilik gelirse Allah'tandır. Sana ne
kötülük gelirse kendindendir. (Ey Muhammed!) Seni insanlara bir peygamber
olarak gönderdik. Şahit olarak Allah yeter.
80. Kim peygambere itaat ederse, Allah'a itaat
etmiş olur. Kim yüz çevirirse (bilsin ki) biz seni onlara bekçi göndermedik.
81. Sana "baş üstüne" derler. Fakat
senin yanından çıktıklarında, içlerinden bir takımı, geceleyin; (senin gündüz)
söylediklerinin aksini kurarlar. Allah onların geceleyin kurduklarını
yazmaktadır. Sen onlara aldırma. Allah'a tevekkül et. Vekil olarak Allah yeter.
82. Hâlâ Kur'an'ı düşünüp anlamaya çalışmıyorlar mı?
Eğer o, Allah'tan başkası tarafından (indirilmiş) olsaydı, mutlaka onda birçok
çelişki bulurlardı.
83. Kendilerine güvenlik (barış) veya korku
(savaş) ile ilgili bir haber geldiğinde onu yayarlar. Halbuki onu peygambere ve
içlerinden yetki sahibi kimselere götürselerdi, elbette bunlardan, onu
değerlendirip sonuç (hüküm) çıkarabilecek nitelikte olanları onu anlayıp
bilirlerdi. Allah'ın size lütfu ve merhameti olmasaydı, pek azınız hariç,
muhakkak şeytana uyardınız.
84. (Ey Muhammed!) Artık Allah yolunda savaş! Sen
ancak kendinden sorumlusun! Mü'minleri de savaşa teşvik et. Umulur ki Allah
inkar edenlerin gücünü kırar. Allah'ın gücü daha üstündür, cezası daha
şiddetlidir.
85. Kim güzel bir (işte) aracılık ederse, ona o
işin sevabından bir pay vardır. Kim de kötü bir (işte) aracılık ederse ona da o
kötülükten bir pay vardır. Allah'ın her şeye gücü yeter.
86. Size bir selâm verildiği zaman, ondan daha
güzeliyle veya aynı selamla karşılık verin. Şüphesiz Allah her şeyin hesabını
gereği gibi yapandır.
87. Allah kendisinden başka hiçbir ilah
olmayandır. Andolsun sizi kıyamet gününde mutlaka bir araya toplayacaktır.
Bunda asla şüphe yoktur. Kimdir sözü Allah'ınkinden daha doğru olan?
88. Size ne oluyor da münafıklar hakkında iki
gruba ayrıldınız? Allah onları yaptıkları işlerden dolayı başaşağı ederek eski
konumlarına (küfre) döndürmüştür. Allah'ın saptırdığını yola getirmek mi
istiyorsunuz? Allah kimi saptırırsa, sen onun için asla bir çıkış yolu
bulamazsın.
89. Arzu ettiler ki kendilerinin küfre saptıkları
gibi siz de sapasınız da beraber olasınız. Bu sebeple, onlar Allah yolunda
hicret edinceye kadar içlerinden dost edinmeyin. Eğer bundan yüz çevirirlerse
onları yakalayın ve bulduğunuz yerde öldürün. Onlardan ne bir dost edinin, ne
de bir yardımcı.
90. Ancak sizinle aralarında anlaşma olan bir
topluma sığınmış bulunanlar, yahut ne sizinle ne de kendi kavimleriyle
savaşmayı içlerine sığdıramayıp (tarafsız olarak) size gelenler başka. Eğer
Allah dileseydi, onları size musallat kılardı da sizinle savaşırlardı. Eğer onlar
sizden uzak durur, sizinle savaşmayıp size barış teklif ederlerse; Allah,
onlara saldırmak için size bir yol (yetki) vermemiştir.
91. Diğer bir takım kimselerin de hem sizden emin
olmak, hem de kavimlerinden emin olmak istediklerini göreceksin. Bunlar küfre
her döndürüldüklerinde ona atılırlar. Eğer bunlar sizden uzak durmazlar,
sizinle barış içinde yaşamak istemezler, ellerini savaştan çekmezlerse, onları
yakalayın ve onları nerede bulursanız öldürün. İşte bunlara karşı size apaçık
bir yetki verdik.
92. Bir müminin bir mümini öldürmesi olacak şey
değildir. Ancak yanlışlıkla olması başka. Kim bir mümini yanlışlıkla öldürürse
bir mü'min köleyi azad etmesi ve bağışlamadıkları sürece ailesine diyet ödemesi
gerekir. (Öldürülen kimse) mü'min olur ve düşmanınız olan bir topluluktan
bulunursa, mü'min bir köle azad etmek gerekir. Eğer sizinle kendileri arasında
antlaşma bulunan bir topluluktan ise ailesine verilecek bir diyet ve mü'min bir
köle azad etmek gerekir. Bunlara imkan bulamayanın, Allah tarafından tövbesinin
kabulü için iki ay ardarda oruç tutması gerekir. Allah hakkıyla bilendir, hüküm
ve hikmet sahibidir.
93. Kim bir mümini kasten öldürürse, cezası,
içinde ebedi kalacağı cehennemdir. Allah ona gazap etmiş, lânet etmiş ve onun
için büyük bir azap hazırlamıştır.
94. Ey iman edenler! Allah yolunda sefere
çıktığınız zaman, gerekli araştırmayı yapın. Size selâm veren kimseye, dünya
hayatının geçici menfaatine (ganimete) göz dikerek, "Sen mü'min
değilsin" demeyin. Allah katında pek çok ganimetler vardır. Daha önce siz
de öyle idiniz de Allah size lütufta bulundu (müslüman oldunuz). Onun için
iyice araştırın. Çünkü Allah yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.
95, 96. Mü'minlerden özür sahibi olmaksızın
(cihattan geri kalıp) oturanlarla, Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad
edenler eşit olamazlar. Allah, mallarıyla, canlarıyla cihad edenleri, derece
itibariyle, cihattan geri kalanlardan üstün kılmıştır.Gerçi Allah (mü'minlerin)
hepsine de en güzel olanı (cenneti) vadetmiştir. Ama mücahitleri büyük bir mükafat
ile, kendi katından dereceler, bağışlanma ve rahmet ile cihattan geri kalanlara
üstün kılmıştır. Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
97. Kendilerine zulmetmekteler iken meleklerin
canlarını aldığı kimseler var ya; melekler onlara şöyle derler: "Ne
durumdaydınız? (Niçin hicret etmediniz?)" Onlar da, "Biz yeryüzünde
zayıf ve güçsüz kimselerdik" derler. Melekler, "Allah'ın arzı geniş
değil miydi, orada hicret etseydiniz ya!" derler. İşte bunların
gidecekleri yer cehennemdir. O ne kötü varış yeridir.
98. Ancak gerçekten zayıf ve güçsüz olan, çaresiz
kalan ve hicret etmeye yol bulamayan erkekler, kadınlar ve çocuklar başkadır.
99. Umulur ki, Allah bu kimseleri affeder. Çünkü
Allah çok affedicidir, çok bağışlayıcıdır.
100. Kim Allah yolunda hicret ederse, yeryüzünde
gidecek çok yer de bulur, genişlik de. Kim Allah'a ve Peygamberine hicret etmek
amacıyla evinden çıkar da sonra kendisine ölüm yetişirse, şüphesiz onun
mükafatı Allah'a düşer. Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.
101. Yeryüzünde sefere çıktığınız vakit kâfirlerin
size saldırmasından korkarsanız, namazı kısaltmanızdan ötürü size bir günah
yoktur. Şüphesiz kâfirler sizin apaçık düşmanınızdır.
102. (Ey Muhammed!) Cephede sen de onların
(mü'minlerin) arasında bulunup da onlara namaz kıldırdığın vakit, içlerinden
bir kısmı seninle beraber namaza dursun. Silahlarını da yanlarına alsınlar.
Bunlar secdeye vardıklarında (bir rekat kıldıklarında) arkanıza (düşman
karşısına) geçsinler. Sonra o namaz kılmamış olan diğer kısım gelsin, seninle
beraber kılsınlar ve ihtiyatlı bulunsunlar, silahlarını yanlarına alsınlar.
İnkar edenler arzu ederler ki, silahlarınızdan ve eşyanızdan bir gafil olsanız
da size ani bir baskın yapsalar. Yağmurdan zahmet çekerseniz, ya da hasta
olursanız, silahlarınızı bırakmanızda size bir beis yoktur. Bununla birlikte
ihtiyatlı olun (tedbirinizi alın). Şüphesiz Allah inkarcılara alçaltıcı bir
azap hazırlamıştır.
103. Namazı kıldınız mı, gerek ayakta, gerek
otururken ve gerek yan yatarak hep Allah'ı anın. Güvene kavuştunuz mu namazı
tam olarak kılın. Çünkü namaz, mü'minlere belirli vakitlere bağlı olarak farz
kılınmıştır.
104. Düşman topluluğunu izlemekte gevşeklik
göstermeyin. Eğer siz acı duyuyorsanız, kuşkusuz onlar da sizin acı duyduğunuz
gibi acı duyuyorlar. Üstelik siz Allah'tan onların ümit edemeyecekleri şeyleri
umuyorsunuz. Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
105. (Ey Muhammed!) Biz sana Kitab'ı (Kur'an'ı)
hak olarak indirdik ki, insanlar arasında Allah'ın sana öğrettikleri ile hüküm
veresin. Sakın hainlerin savunucusu olma.
106. Allah'tan bağışlama dile. Şüphesiz Allah çok
bağışlayandır, çok merhamet edendir.
107. Kendilerine hainlik edenleri savunma. Zira
Allah, hiçbir haini, hiçbir günâhkarı sevmez.
108. Bunlar, insanlardan gizlenmeye çalışırlar da
Allah'tan gizlenmezler. Halbuki Allah, geceleyin, razı olmayacağı sözleri
kurarlarken onlarla beraberdir. Allah onların yaptıklarını (ilmiyle)
kuşatmıştır.
109. İşte siz öyle kimselersiniz (ki, diyelim)
dünya hayatında onları savundunuz. Ya kıyamet günü onları Allah'a karşı kim
savunacak, yahut kim onlara vekil olacak?
110. Kim bir kötülük yapar, yahut kendine
zulmeder, sonra da Allah'tan bağışlama dilerse, Allah'ı çok bağışlayıcı ve çok
merhamet edici bulur.
111. Kim bir günah kazanırsa onu ancak kendi
aleyhine kazanmış olur. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet
sahibidir.
112. Kim bir hata işler veya bir günah kazanır da
sonra onu bir suçsuzun üzerine atarsa, şüphesiz iftira etmiş, apaçık bir günah
yüklenmiş olur.
113. (Ey Muhammed!) Eğer Allah'ın sana lütuf ve
merhameti olmasaydı, onlardan bir grup seni saptırmaya çalışırdı. Halbuki
onlar, ancak kendilerini saptırırlar, sana hiçbir zarar veremezler. Allah sana
kitabı (Kur'an'ı) ve hikmeti indirmiş ve sana bilmediğin şeyleri öğretmiştir.
Allah'ın sana lütfu çok büyüktür.
114. Bir sadaka vermeyi, yahut iyilik yapmayı,
yahut da insanların arasını düzeltmeyi emredenleri hariç, onların aralarındaki
gizli konuşmaların çoğunda hiçbir hayır yoktur. Kim bunları sırf Allah'ın
rızasını kazanmak için yaparsa, biz ona büyük bir mükâfât vereceğiz.
115. Kim, kendisine hidayet (doğru yol) besbelli
olduktan sonra peygambere karşı çıkar, mü'minlerin yolundan başkasına uyarsa,
onu yöneldiği yolda bırakırız ve cehenneme sokarız. Orası ne kötü bir varış
yeridir.
116. Şüphesiz Allah kendisine ortak koşulmasını
bağışlamaz. Bunun dışındaki günahları, dilediği kimseler için bağışlar. Allah'a
ortak koşan, kuşkusuz, derin bir sapıklığa düşmüştür.
117. Onlar, Allah'ı bırakıp ancak dişilere
tapıyorlar.Halbuki (aslında) azgın bir şeytana tapmaktadırlar.
118. Allah o şeytana lânet etti ve o da,
"Andolsun ki senin kullarından elbette belirli bir pay alacağım" dedi.
119. "Onları mutlaka saptıracağım, mutlaka
onları kuruntulara sokacağım ve onlara emredeceğim de (putlara adak için)
hayvanların kulaklarını yaracaklar. Yine onlara emredeceğim de Allah'ın
yarattığını değiştirecekler." Kim Allah'ı bırakıp da şeytanı dost edinirse
şüphesiz o, apaçık bir hüsrana düşmüştür.
120. Şeytan onlara (birçok) va'dde bulunur ve
onları kuruntulara sürükler. Oysa şeytan, ancak aldatmak için onlara vaadde
bulunuyor.
121. İşte onların barınağı cehennemdir. Ondan bir
kaçış yolu bulamazlar.
122. İman edip salih ameller işleyenleri de ebedî
olarak kalacakları, içlerinden ırmaklar akan cennetlere koyacağız. Allah gerçek
bir va'dde bulunmuştur. Kimdir sözü Allah'ınkinden daha doğru olan?
123. İş, ne sizin kuruntunuza, ne de kitap ehlinin
kuruntusuna göredir. Kim kötü bir iş yaparsa onunla cezalandırılır. O kendisine
Allah'tan başka ne bir dost, ne de bir yardımcı bulabilir.
124. Mü'min olarak, erkek veya kadın, her kim
salih ameller işlerse, işte onlar cennete girerler ve zerre kadar haksızlığa
uğratılmazlar.
125. Kimin dini, iyilik yaparak kendini Allah'a
teslim eden ve hakka yönelen İbrahim'in dinine tabi olan kimsenin dininden daha
güzeldir? Allah İbrahim'i dost edindi.
126. Göklerdeki her şey, yerdeki her şey
Allah'ındır. Allah, her şeyi kuşatıcıdır.
127. Kadınlar hakkında senden fetva istiyorlar. De
ki: "Onlar hakkında size fetvayı Allah veriyor." Kitapta, kendilerine
(verilmesi) farz kılınan (miras)ı vermediğiniz ve evlenmek istediğiniz yetim
kızlara, zavallı çocuklara ve yetimlere adil davranmanıza dair, size okunmakta
olan âyetler de bunu açıklıyor. Ne hayır yaparsanız şüphesiz Allah onu bilir.
128. Eğer bir kadın kocasının, kendisine kötü
davranmasından, yahut yüz çevirmesinden endişe ederse, uzlaşarak aralarını
düzeltmelerinde ikisine de bir günah yoktur. Uzlaşmak daha hayırlıdır. Nefisler
ise kıskançlığa ve bencil tutkulara hazır (elverişli) kılınmıştır. Eğer iyilik
eder ve Allah'a karşı gelmekten sakınırsanız, şüphesiz Allah yaptıklarınızdan
haberdardır.
129. Ne kadar uğraşırsanız uğraşın, kadınlar
arasında adaleti yerine getiremezsiniz. Öyle ise (birine) büsbütün gönül verip
ötekini (kocası hem var, hem yok) askıda kalmış kadın gibi bırakmayın. Eğer
arayı düzeltir ve Allah'a karşı gelmekten sakınırsanız, şüphesiz Allah çok
bağışlayıcı ve çok merhamet edicidir.
130. Eğer ayrılırlarsa, Allah bol lütuf ve
nimetiyle onların her birini zengin kılar (başkalarına muhtaç bırakmaz). Allah
lütfu geniş olandır. O hüküm ve hikmet sahibidir.
131. Göklerdeki her şey, yerdeki her şey
Allah'ındır. Sizden önce kendilerine kitap verilenlere de, size de
"Allah'a karşı gelmekten sakının" diye tavsiye ettik. Eğer inkar
ederseniz, (bilin ki) göklerdeki her şey, yerdeki her şey Allah'ındır. Allah
zengindir, övülmeye layıktır.
132. Göklerdeki her şey, yerdeki her şey
Allah'ındır. Vekil olarak Allah yeter.
133. Ey insanlar! Allah dilerse sizi yok eder ve
başkalarını getirir. Allah buna hakkıyla gücü yetendir.
134. Kim dünya sevabı (nimeti) istiyorsa (bilsin
ki), dünya sevabı da, ahiret sevabı da Allah katındadır. Allah hakkıyla
işitendir, hakkıyla görendir.135. Ey iman edenler! Kendiniz, ana babanız ve en
yakınlarınızın aleyhine de olsa Allah için şahitlik yaparak adaleti titizlikle
ayakta tutan kimseler olun. (Şahitlik ettikleriniz) zengin veya fakir de
olsalar (adaletten ayrılmayın). Çünkü Allah ikisine de daha yakındır. (Onları
sizden çok kayırır.) Öyle ise adaleti yerine getirmede nefsinize uymayın. Eğer
(şahitlik ederken gerçeği) çarpıtırsanız veya (şahitlikten) çekinirseniz (bilin
ki) şüphesiz Allah yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.
136. Ey iman edenler! Allah'a, Peygamberine,
Peygamberine indirdiği kitaba ve daha önce indirdiği kitaba iman edin. Kim
Allah'ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve ahiret gününü inkar
ederse derin bir sapıklığa düşmüş olur.
137. İman edip sonra inkâr eden, sonra inanıp
tekrar inkar eden, sonra da inkarlarında ileri gidenler var ya; Allah onları
bağışlayacak da değildir, doğru yola iletecek de değildir.
138. Münafıklara, kendileri için elem dolu bir
azap olduğunu müjdele.
139. Onlar, mü'minleri bırakıp kafirleri dost
edinen kimselerdir. Onların yanında izzet ve şeref mi arıyorlar? Halbuki bütün
izzet ve şeref Allah'a aittir.
140. Oysa Allah size Kitapta (Kur'an'da)
"Allah'ın âyetlerinin inkar edildiğini ve onlarla alay edildiğini
işittiğiniz zaman, başka bir söze geçmedikleri müddetçe, onlarla oturmayın,
aksi halde siz de onlar gibi olursunuz" diye hüküm indirmiştir. Şüphesiz
Allah, münafıkların ve kâfirlerin hepsini cehennemde toplayacaktır.
141. Onlar sizi gözetleyip duran kimselerdir. Eğer
Allah tarafından size bir fetih (zafer) nasip olursa, "Biz sizinle beraber
değil miydik?" derler. Şayet kâfirlerin (zaferden) bir payı olursa,
"Size üstünlük sağlayıp sizi mü'minlerden korumadık mı?" derler.
Allah, kıyamet günü aranızda hükmünü verecektir. Allah, mü'minlerin aleyhine
kâfirlere hiçbir yol vermeyecektir.
142. Münafıklar, Allah'ı aldatmaya çalışırlar.
Allah da onların bu çabalarını başlarına geçirir. Onlar, namaza kalktıkları
zaman tembel tembel kalkarlar, insanlara gösteriş yaparlar ve Allah'ı pek az
anarlar.
143. Onlar küfür ile iman arasında bocalayıp
dururlar. Ne bunlara (mü'minlere) ne de şunlara (kafirlere) bağlanırlar. Allah
kimi saptırırsa ona asla bir çıkar yol bulamazsın.
144. Ey iman edenler! Mü'minleri bırakıp da
kâfirleri dost edinmeyin. Kendi aleyhinize Allah'a apaçık bir delil mi vermek
istiyorsunuz?
145. Şüphesiz ki münafıklar, cehennem ateşinin en
aşağı tabakasındadırlar. Onlara hiçbir yardımcı da bulamazsın.
146. Ancak tövbe edenler, durumlarını düzeltenler,
Allah'ın kitabına sarılanlar ve dinlerini Allah'a has kılanlar müstesnadır. Bunlar mü'minlerle
beraberdirler. Allah mü'minlere büyük bir mükafat verecektir.
147. Eğer şükreder ve iman ederseniz, Allah size
niye azab etsin ki? Allah şükrün karşılığını verendir, hakkıyla bilendir.
148. Allah, zulme uğrayanın dile getirmesi
dışında, çirkin sözün açıklanmasını sevmez. Şüphesiz Allah, hakkıyla işitendir,
hakkıyla bilendir.
149. Bir hayrı açıklar veya gizlerseniz, yahut bir
kötülüğü affederseniz (bilin ki), Allah da çok affedicidir, her şeye hakkıyla
gücü yetendir.
150, 151. Şüphesiz, Allah'ı ve peygamberlerini
inkar edenler, Allah'a inanıp peygamberlerine inanmayarak ayrım yapmak
isteyenler, "(Peygamberlerin) kimine inanırız, kimini inkar ederiz"
diyenler ve böylece bu ikisinin (imanla küfrün) arasında bir yol tutmak
isteyenler var ya;işte onlar gerçekten kafirlerdir. Biz de kafirlere alçaltıcı
bir azap hazırlamışızdır
152. Allah'a ve peygamberlerine iman edenler ve
onlardan hiçbirini diğerlerinden ayırmayanlara gelince, işte onlara Allah
mükafatlarını verecektir. Allah, çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.
153. Kitap ehli, senden kendilerine gökten bir
kitap indirmeni istiyorlar. (Buna şaşma!) Mûsâ'dan, bundan daha büyüğünü
istemişler ve "Allah'ı bize açıkça göster" demişlerdi. Böylece
zulümleri sebebiyle onları yıldırım çarptı. Sonra kendilerine apaçık deliller
gelmesinin ardından (tuttular) buzağıyı tanrı edindiler. Biz bunu da affettik
ve Mûsâ'ya apaçık bir güç ve yetki verdik.
154. Verdikleri sağlam söz(ü yerine getirmemeleri)
sebebiyle "Tûr"u üzerlerine kaldırdık ve onlara, "Tevazu ile
kapıdan girin" dedik. Yine onlara, "Cumartesi (yasakları) konusunda
haddi aşmayın" dedik ve onlardan sağlam bir söz aldık.
155. Verdikleri sağlam sözü bozmalarından,
Allah'ın âyetlerini inkar etmelerinden, peygamberleri haksız yere
öldürmelerinden ve "kalplerimiz muhafazalıdır" demelerinden dolayı
(başlarına türlü belalar verdik. Onların kalpleri muhafazalı değildir), tam
aksine inkarları sebebiyle Allah onların kalplerini mühürlemiştir. Artık onlar
inanmazlar.
156, 157. Bir de inkarlarından ve Meryem'e büyük
bir iftira atmalarından ve "Biz Allah'ın peygamberi Meryemoğlu İsa Mesih'i
öldürdük" demelerinden dolayı kalplerini mühürledik. Oysa onu öldürmediler
ve asmadılar. Fakat onlara öyle gibi gösterildi. Onun hakkında anlaşmazlığa
düşenler, bu konuda kesin bir şüphe içindedirler. O hususta hiçbir bilgileri
yoktur. Sadece zanna uyuyorlar. Onu kesin olarak öldürmediler.
158. Fakat Allah onu kendisine yükseltmiştir.
Allah üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.
159. Kitab ehlinden hiç kimse yoktur ki ölümünden
önce, ona (İsa'ya) iman edecek olmasın. Kıyamet günü o (İsa) onların aleyhine
şahit olacaktır.160, 161. Yahudilerin yaptıkları zulüm ve birçok kimseyi Allah
yolundan alıkoymaları, kendilerine yasaklanmış olduğu halde faiz almaları,
insanların mallarını haksız yere yemeleri sebebiyle önceden kendilerine helal
kılınmış temiz ve hoş şeyleri onlara haram kıldık.İçlerinden inkar edenlere de
acı bir azap hazırladık.
162. Fakat onlardan ilimde derinleşmiş olanlar ve
mü'minler, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler. O namazı
kılanlar, zekatı verenler, Allah'a ve ahiret gününe inananlar var ya, işte
onlara büyük bir mükâfat vereceğiz.
163. Biz Nûh'a ve ondan sonra gelen peygamberlere
vahyettiğimiz gibi, sana da vahyettik. İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a,
torunlarına, İsa'ya, Eyyüb'e, Yûnus'a, Hârûn'a ve Süleyman'a da vahyetmiştik.
Davûd'a da Zebûr vermiştik.
164. Daha önce kıssalarını sana anlattığımız
peygamberler gönderdik. Anlatmadığımız (nice) peygamberler de gönderdik. Allah
Mûsa ile de doğrudan konuştu.
165. Müjdeleyiciler ve uyarıcılar olarak
peygamberler gönderdik ki, peygamberlerden sonra insanların Allah'a karşı bir
bahaneleri olmasın. Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
166. Fakat Allah sana indirdiğini kendi ilmiyle
indirmiş olduğuna şahitlik eder. Melekler de buna şahitlik eder. Şahit olarak
Allah yeter.
167. Şüphesiz inkar edenler, insanları Allah
yolundan alıkoyanlar derin bir sapıklığa düşmüşlerdir.
168. Şüphesiz inkar edenler ve zulmedenler (var
ya) Allah onları asla bağışlayacak ve doğru yola iletecek değildir.
169. (Allah onları) ancak içinde ebedi kalacakları
cehennemin yoluna iletir. Bu ise Allah'a çok kolaydır.
170. Ey insanlar! Peygamber size Rabbinizden hakkı
(gerçeği) getirdi. O halde kendi iyiliğiniz için iman edin. Eğer inkar
ederseniz bilin ki, göklerdeki her şey, yerdeki her şey Allah'ındır. Allah
hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
171. Ey Kitab ehli! Dininizde sınırları aşmayın ve
Allah hakkında ancak hakkı söyleyin. Meryemoğlu İsa Mesih, ancak Allah'ın
peygamberi, Meryem'e ulaştırdığı (emriyle onda var ettiği) kelimesi ve
kendisinden bir ruhtur. Öyleyse Allah'a ve peygamberlerine iman edin,
"(Allah) üçtür" demeyin.Kendi iyiliğiniz için buna son verin. Allah
ancak bir tek ilahtır. O çocuk sahibi olmaktan uzaktır. Göklerdeki her şey, yerdeki
her şey onundur. Vekil olarak Allah yeter.
172. Mesih de, Allah'a yakın melekler de, Allah'a
kul olmaktan asla çekinmezler. Kim Allah'a kulluk etmekten çekinir ve büyüklük
taslarsa, bilsin ki, O, onların hepsini huzuruna toplayacaktır.
173. İman edip salih ameller işleyenlere gelince,
(Allah) onların mükafatlarını eksiksiz ödeyecek ve lütfundan onlara daha da
fazlasını verecektir. Allah'a kulluk etmekten çekinenlere ve büyüklük
taslayanlara gelince; (Allah) onları elem dolu bir azaba uğratacaktır ve onlar
kendilerine Allah'tan başka bir dost ve yardımcı da bulamayacaklardır.
174. Ey insanlar! Size Rabbinizden kesin bir delil
(Hz. Muhammed) geldi ve size apaçık bir nur (Kur'an) indirdik.
175. Allah'a iman edip ona sımsıkı sarılanları ise
(Allah), kendisinden bir rahmet ve lütfa kavuşturacak ve onları kendisine varan
doğru bir yola iletecektir.
176. Senden fetva istiyorlar. De ki: "Allah
size "kelâle" (babasız ve çocuksuz kimse)nin mirası hakkında hükmünü
açıklıyor: Çocuğu olmayan bir kişi ölür de kız kardeşi bulunursa bıraktığı
malın yarısı onundur. Eğer kız kardeşi ölür ve çocuğu da bulunmazsa, erkek
kardeş ona varis olur. Eğer kız kardeşler iki iseler, (erkek kardeşin)
bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer kardeşler erkekli kızlı iseler o
zaman, (bir) erkeğe, iki kızın hissesi kadar (pay) vardır. Sapmayasınız diye
Allah size (hükmünü) açıklıyor. Allah her şeyi hakkıyla bilendir.